Yaşamın evrensel farkındalığını 'sevgi, saygı ve hoşgörü' ekseninde boyutlayan İslam inancı, bireylerin şiddet ve nefret eksenli bakış açıları geliştirmelerini ve bu yaklaşımlarını din algısı eşliğinde bozgunculukla icra etmelerini tamamen yasaklamıştır.
Yüce Rab sonsuz şefkat ve merhamet sahibi, sonsuz kudret ve bilgi sahibidir.
Düşünen her akıl için algı yeteneği olabildiğince genişler ve sevgiye dokunur.Sevginin olduğu iklimlerde saygı ve hoşgörü kendiliğinden gelişir.Bu iklimde şiddet ve nefret barınamaz.Cehalet, herhangi bir kılıfla sevgiyi bozguna uğratamaz.Yüce Rabbin şefkat ve merhametini mutasyona uğratamaz.
İnsan olma erdemi, din algısı kullanılarak döndürülmeye çalışılan cehalet çarkına yenik düşemez.Yüce Rab, bilge insanın portresini çizerken, yeryüzünde şiddet ve nefret eksenli bozgunculuk yapmaya çalışan cahil insanları övmemiştir.Yüce Rabbi algılayamayan ve Yüce Rabbi kendi menfaatlerine uyumlu hale getirmeye çalışırken başka insanlara ve toplumlara eziyet veren insanların İslam inancıyla hiçbir alakası bulunamaz.Yüce Rab, aklı yaratandır ve hiç kimse Allah'ı kandıramaz.Allah insanlara zulmetmez ama insanlar Allah'ın adını kullanarak birbirlerine zulmederler ve bu durumdan dolayı Allah sorumlu tutulamaz.Cehalet ve Allah inancı aynı yürekte olamaz.Şiddet ve Allah sevgisi aynı yürekte olamaz.Suç işlerken Allah'ın adını ağzına alan cahillerin İslam inancıyla bağlarının olması mümkün değildir.
Kur'an-ı Kerim - Bakara Suresi - 11.Ayet-i Kerime
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ لاَ تُفْسِدُواْ فِي الأَرْضِ قَالُواْ إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ
Ve izâ kîle lehum lâ tufsidû fîl ardı, kâlû innemâ nahnu muslihûn(muslihûne).
Onlara, "Yeryüzünde bozgun çıkartmayın" dendiğinde, "Tam tersine, bizler barış ve esenlik getirenleriz" demişlerdir.